Bütün hamdler:
“Şüphesiz ki Allâh ve melekleri, o Nebî’ye sürekli salât (ederek, şânının yüceliğini ve şerefinin büyüklüğünü açıklamaya önem atf)etmektedirler. (Böylece Allâh-u Te‘âlâ ona rahmetler, feyizler ve bereketler yağdırmakta, melekler de ona yüce makamlar dileğiyle duâ ederek şeref kazanmakta ve onun ism-i şerîfini yâd ederek bereketlenmektedirler.)
Ey îmân etmiş olan kimseler! Siz (onun şefâatine muhtâc olduğunuzdan, salât-ü selâm okumaya daha lâyıksınız, o halde: ‘Ey Allâh! Efendimiz Muhammed’e salât eyle.’ diye) ona salât edin ve (‘Ey Nebî! Selâm olsun sana.’ diyerek) tam bir selâmlamakla selâm verin.”(el-Ahzâb Sûresi:56) âyet-i kerîmesini Şa‘bân-ı Şerîf ayında indiren Allâh-u Te‘âlâ’ya mahsustur. (İbnü Hıcâzî, Tuhfetü’l-ihvân, sh:42)
Bînihâye salât-ü selâmlar:
“Şa‘bân benim ayımdır.”(el-Beyhakî, Fezâilü’l-evkāt, rakam:10, sh:94-95; Şu‘abü’l-îmân, rakam:3532, 5/346-347) buyuran Rasûlüllâh(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)Efendimiz’in, Ehl-i Beyti’nin ve cümle sahâbesinin üzerine olsun.
Şu bilinsin ki; bu fakir kardeşinizin Rasûlüllâh(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)Efendimiz Hazretleri hakkında her sene bir eser telif etmekle ilgili adağı aslında Mevlid-i Şerîf ayı ile alâkalı ise de hatırını kıramayacağım kıymetli bir kardeşimin telefon ederek:
“Hocam! Bu sene Şa‘bân ayında Rasûlüllâh(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e salevât-ı şerîfe hakkında ne yazacaksın?” diyerek beni teşvîk etmesi üzerine, bir de bu mübârek aya birkaç gün kala Rasûlüllâh(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in cübbe-i şerîfesinden bir kıt‘a-i mübârakenin Hindistan’daki Yeni Delhi Cumâ Mescidi’ndeki kutsal emânetlerin hizmetçisi Seyyid Ahvaz tarafından bu fakire hediye getirilmesi nîmetine şükretmek için, bu sene sizlere 1408 (1988) yılında vefât etmiş olan Ezher ulemâsından Ahmed Abdülcevâd Hazretleri’nin:
“Salevâtü’l-muhibbîn ‘alâ Habîbi Rabbi’l-‘âlemîn / Muhiblerin âlemlerin Rabbi’nin Habîbi’ne salevâtı” ismiyle müsemmâ kıldığı eserini hazırlamaya ve içerisine bâzı faydalı mâlûmât ilhâk ederek terceme etmeye muvaffak kılındım ki bu tevfîkinden dolayı Allâh-u Te‘âlâ’ya sonsuz hamd-ü senâlar ederim.
Bu eserin en büyük özelliği 99 Esmâ-i Hüsnâ’ya bir de “er-Rabb” ism-i şerîfini ilâve ederek Rasûlüllâh(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e Esmâ-i Hüsnâ ile memzûc bir şekilde okunan 100 salevât-ı şerîfeyi ihtivâ etmesidir.
Ayrıca Müellif (Rahimehullâh) her bir salevâtın peşine okunmasının fazîleti ve havâssına dâir bâzı faydalı mâlûmât dercetmiştir.
Lâkin eserinin mukaddimesinde dikkat çektiği hususları bir sonraki başlık altında beyân edeceğim üzere; bunlar arasında salevâtın Esmâ-i Hüsnâ’daki ismin adedince (Ebced hesâbındaki sayısı kadar) ve râbıta üzere okunması kaydı bulunmaktadır ki bundan dolayı her salevât-ı şerîfede sizlere o ism-i şerîfin adedini parantez içinde zikrettim.
Müellif Hazretleri’nin eserlerinin başında: “Basım hakkı bütün Müslümanlara âittir.” diye beyânda bulunması kendisinin fazîletine işâret etmektedir ki bundan dolayı kendisine:
“Allâh-u Te‘âlâ kabrini nûr eylesin, derecesini âlî eylesin, cennât-ı âliyatta Habîbi(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e komşu eylesin ve bu salevât-ı şerîfe okundukça defter-i âmâlindeki sevapları ziyâde eylesin.” diye duâ etmemiz bir vefâ borcu olmuştur.
Allâh-u Te‘âlâ cümlemize özellikle Şa‘bân-ı Şerîf ayında Habîb-i Edîbi(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)Efendimiz’e Esmâ-i Hüsnâ’sını zikrederek salevât-ı şerîfe okumanın halâvetini tattırsın.
Âmîn!