“(Habîbim! Bütün ümmetine): ‘Ben buna mukabil (size İslâm’ı öğretmem karşılığında) sizden hiçbir menfaat istemiyorum, lâkin o (Alî, Fâtıme ve onların çocukları gibi) yakınlar(ım) hakkında sevgi müstesnâ.
(Zîrâ onları sevmenizi sizden bekliyorum ve zâten sizin üzerinizdeki haklarımdan dolayı bunu hak ediyorum.)’ de.
Artık her kim (Benim Habîbim’in Ehl-i Beyti’ni sevmek gibi) güzel bir amel kazanırsa, onun hakkında Biz kendisine (sevap katlaması yaparak) bir güzellik artırırız.
Şüphesiz ki Allâh, (kullarının günahlarını çokça örten bir) Ğafûr’dur, (en ufak bir ameli dahî bolca mükâfatlandıran bir) Şekûr’dur.”
Salevat Dua Ve Zikir 3 Kitap SetiTesirleri tecrübe ile sabit olan faydalı dualar, zikirler havas ve terkibi şerifler ile alaklı kitap. Risalei ahmediyyenin 95. risalesi olup dualar ve zikirler başlığındaki 30. eserdir. Bu eserin tercümesi cübbeli ahmet hocaya aittir. içeriğinde daha önce lalegül ve arifan dergilerinde yer alan mücerrebatı senüsi ilimlerinin yanında hiç yazılmamış olanlar da vardır. Dua ve havas kitabıdır.
Düğümleri Çözecek Kıymetli Salevat
Cübbeli Ahmet Hoca Efendi, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin Kabr-i Şerîfinin Bulunduğu Hücre-i Şerîfinin Kapısında Selâm Verirken;
Bu mübârek kapının üzerinde bulunan miftâh-ı şerîfte “Kasîde-i Bürde”nin:
“O öyle bir Sevgili’dir ki insanın üzerine hücum eden, Sıkıntılardan her bir şiddet için şefâati umulmaktadır” beyt-i şerîfleri yazılıdır.
Harpûtî (Rahimehullâh)ın beyânı vechile; her kimin dünyevî yahut uhrevî bir hâceti olursa bu beyti bir mecliste (tek oturuşta) 1001 kere okusun. O zaman Allâh-u Te‛âlâ onun duasını kabul eder ve hiç geri kalmaksızın hâcetini ihsân eder.
İmâm-ı Hâdimî (Rahimehullâh) şöyle demiştir: “Bu beyt benim bütün ihtiyaçlarım için tiryak oldu. Üstadım Hacı Osman Akşehrî Efendi, Kayseri beldesinde müftü idi, sonra vazifesinden azledildi. Bu yüzden çok mahzun ve kederli oldu, yeniden müftü olmak istiyordu. İki arkadaşımla beraber beni evine davet etti, bir mecliste hiç dünya kelamı konuşmadan bu beyti 1001 kere okuduk, kısa bir zaman sonra yeniden müftü olması için ferman çıktı.” (Harpûtî, Şerhu Kasîdeti’l-Bürde, sh:77-78)